Işığın Kalbindeki Dua
Küçük bir çocuk olan Yasin, her gece gökyüzüne bakar ve “Allah’ım, yıldızlar kadar parlak bir kalbim olsun,” diye dua ederdi. Bir gece yıldızlardan biri cevap verdi. Ama bu cevap, ışık değil, kalbinin içindeki güzelliği gösterecekti.

Yasin, köyün en meraklı çocuğuydu. Her akşam caminin avlusunda oturur, minarenin yanındaki gökyüzünü izlerdi. Gözleri hep aynı yıldızda takılı kalırdı; çünkü o yıldız, diğerlerinden farklı parlıyordu.
Bir akşam dua ederken, “Allah’ım, kalbimi bu yıldız gibi parlak yap,” dedi içtenlikle.
O gece rüzgâr hafifçe esti, yıldız bir anlığına daha da parladı.
Sabah olduğunda Yasin, köyün çeşmesinde yaşlı bir adam gördü. Adamın kovası delinmişti, su taşımaya çalışıyor ama başaramıyordu.
Yasin hemen koştu, kendi kovasını verdi. Adam gülümsedi: “Allah senden razı olsun, evlat.”
O anda Yasin’in kalbinde küçük bir sıcaklık hissetti.
Ertesi gün okuldan dönerken, yolda bir yavru kedi miyavlıyordu. Üşümüş ve titriyordu. Yasin montunu çıkarıp onu sardı.
Kedi başını çocuğun dizine koydu, kalbinden çıkan sıcaklık bu kez daha da büyüdü.
Günler geçtikçe Yasin fark etti ki, ne zaman iyi bir şey yapsa içi aydınlanıyordu. Artık o yıldızla yarışacak kadar parlak hissediyordu kendini.
Bir gece yine gökyüzüne baktı. Yıldız ona fısıldadı:
“Senin duan kabul oldu, Yasin. Çünkü ışık gökyüzünde değil, senin içindeydi.”
Yasin başını eğdi, dua etti:
“Allah’ım, bana ışık değil, ışığı paylaşacak bir kalp verdiğin için şükürler olsun.”
O günden sonra köyde biri yardıma ihtiyaç duyduğunda, Yasin her zaman oradaydı. Herkes ona “Kalbi Parlayan Çocuk” diyordu.
Çünkü onun duası, sadece kendi için değil, herkes içindi.
Ve gökyüzündeki o yıldız, her gece biraz daha parlıyordu — Yasin’in kalbinin ışığıyla.
Bu masaldan öğrendiğimiz ders:
Gerçek dua, sadece sözlerle değil, davranışlarla yapılır. Kalbinde iyilik taşıyan biri, zaten Allah’ın nurunu yansıtır.



