Unutkan Köpeğin Hatıra Kutusu
Kasabanın en sevimli köpeği Boncuk, oyuncaklarını sürekli bir yerlere saklar ama sonra nerede olduğunu unuturdu. Herkes onun bu hâline gülerdi. Fakat bir gün, o unutkanlık sayesinde kaybolan bir hazineyi bulunca herkes anladı: bazen unutmak da bir armağandır.

Boncuk, küçük bir kasabada yaşayan yumuşacık tüylü bir köpekti. Kuyruğu hep sallanır, gözleri hep gülerdi. Tek bir sorunu vardı: çok unutkandı! Oyuncak topunu bahçeye gömer, sonra nereye koyduğunu hatırlamazdı. Kemiğini yastığın altına saklar, ertesi gün yastığı bile bulamazdı.
Sahibi Elif, bir gün başını okşayıp güldü.
“Boncuk, senin hafızan rüzgâr gibi. Ne varsa uçup gidiyor.”
Boncuk içini çekti. “Keşke her şeyi hatırlayabilsem.”
Bir gün kasabada büyük bir telaş başladı. Belediye başkanının kaybolan gümüş zili aranıyordu. O zil, her sabah okulun çocuklarını uyandırmak için çalınırdı. Herkes bahçeleri, sokakları, hatta parkı bile aradı. Ama hiçbir yerde yoktu.
Boncuk da yardım etmek istedi. Burnunu yere yaklaştırıp kokladı. “Hmm… bir şey hatırlıyorum,” dedi kendi kendine.
Günün birinde topunu gömmek için kazdığı bir yeri anımsadı. “Belki oradadır!” diye havladı. Elif hemen peşinden koştu.
Boncuk eski bahçeye girdi, toprakları kazmaya başladı. Birden tık diye bir ses duyuldu. Toprak altında parlayan bir şey vardı. Elif eğildi — bu, kayıp gümüş zildi!
“Boncuk, sen buldun!” dedi sevinçle.
Boncuk kuyruğunu salladı ama şaşkındı. “Ben aslında topumu arıyordum,” diye düşündü.
Kasaba halkı onu kahraman ilan etti. O günden sonra herkes, Boncuk’un unutkanlığını sevimli bir özellik olarak gördü.
Elif, ona küçük bir kutu yaptı ve üzerine yazdı:
“Boncuk’un Hatıra Kutusu — Unutulanlar İçin.”
Boncuk her bulduğu şeyi içine koydu; eski bir düğme, minik bir taş, kurumuş bir yaprak…
Ve bazen o kutuya bakıp gülümsedi:
“Unuttuklarım da beni ben yapıyor galiba.”
Bu masaldan öğrendiğimiz ders:
Her eksiklik, içinde bir güzellik taşır. Bazen unuttuğumuz şeyler, bizi en beklenmedik iyiliklerle buluşturur.



