Güneşin Gözyaşı

Bir zamanlar gökyüzüyle dost olan yeryüzü, insanların dikkatsizliğiyle birbirinden uzak düşer. Güneş artık gülümseyemez, ormanlar susuz kalır. Ama küçük bir çocuk, doğaya kulak verip Güneş’in gözyaşını dindirmeyi başarır. Bazen bir damla umut, tüm dünyayı yeşertir.

Gökyüzü her sabah gülümser, güneş ışıklarını yeryüzüne serperdi. Ormanlar bu ışıkla uyanır, nehirler şarkı söylerdi. Rüzgâr dans eder, kuşlar sevinçle kanat çırpardı. Her şeyin uyum içinde yaşadığı bu diyara insanlar geldiğinde, doğa onlara da kollarını açtı.

Ama zamanla insanlar değişti. Ağaçları kesmeye, derelere çöp atmaya başladılar. Gökyüzü dumanla kaplandı, kuşlar yollarını kaybetti. Ve bir sabah, Güneş artık gülümsemedi. Işığı soluklaştı, ısıtmamaya başladı. O günden sonra insanlar soğuk sabahlara, kuru toprağa uyanır oldu.

Bir köyde, Derin adında küçük bir çocuk yaşıyordu. O, doğanın ağladığını duyabiliyordu. Her sabah penceresinden baktığında, gökyüzünde gri bulutlar yerine hüzün görüyordu.
Bir gün ninesine sordu:
“Nine, Güneş neden parlamıyor artık?”

Ninesi iç çekti. “Güneş, insanların unuttuğu sevgiden ağlıyor, yavrum.”

Derin, o an bir karar verdi. Küçük adımlarıyla koca bir dünyayı değiştireceğine inandı.
İlk olarak evlerinin önündeki kurumuş ağaca su döktü. “Merhaba,” dedi ağaca. “Ben geldim.”
Sonra deredeki plastikleri topladı, elleri çamur içinde kaldı. Ama her akşam gökyüzüne bakarken, bir yıldızın biraz daha parladığını fark etti.

Bir gün ormana gittiğinde, hafif bir sıcaklık hissetti. Kafasını kaldırdı ve bir ışık huzmesi yere değdi.
Bir ses duydu:
“Ben Güneş’im, Derin. Neden bana yardım ediyorsun?”
Küçük çocuk gülümsedi.
“Çünkü sen bize ışık verdin, ama biz sana teşekkür etmeyi unuttuk.”

Güneş sustu, yavaşça ağaçların üzerine doğdu.
“Ben sadece sevildiğimi hissetmek istiyordum,” dedi. “Ama insanlar beni dumanla örttü. Artık onları göremiyordum.”

Derin, Güneş’e söz verdi.
“Ben doğayı yeniden güldüreceğim. Tek başıma olsam bile!”

Ertesi gün köy meydanına çıktı, elinde bir pankart vardı:
“Bir fidan, bin nefes!”
Önce birkaç çocuk geldi yanına. Sonra anneler, babalar… Herkes toprağa bir tohum bıraktı. Her tohumla birlikte, Güneş’in ışığı biraz daha güçlendi.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Bir Dağ Masalı

Haftalar geçti. Kurumuş otların yerinde yemyeşil filizler, sessiz tepelerde cıvıldayan kuşlar belirdi. İnsanlar yeniden gökyüzüne bakmaya başladığında, Güneş artık ağlamıyordu.

Derin, ellerini gökyüzüne açtı. “Artık gülümseyebilirsin!” dedi.
O an bir ışık huzmesi Derin’in yüzüne değdi.
“Benim gözyaşım değilmiş o,” dedi Güneş. “Sizin umudunuzun parıltısıymış.”

Ve o günden sonra köyde her çocuk, Güneş’e selam vermeden güne başlamadı. Çünkü onlar öğrendiler ki:
Bir insanın sevgisiyle bir orman yeniden doğabilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu