Prenses Laila ve Yıldız Haritası

Bir zamanlar, sıcak kumların üzerinde yükselen görkemli bir krallıkta, güzelliği ve bilgeliğiyle tanınan Prenses Laila yaşardı. Laila, yalnızca krallığın değerli hazinelerini değil, aynı zamanda yıldızları ve gökyüzünü de çok severdi. Her gece, sarayın yüksek kulelerinden birine çıkar ve yıldızları izlerdi. Göklerin derinliklerinde gizli sırların olduğuna inanırdı.

Bir gece, Laila gökyüzüne bakarken bir yıldız kaydı ve gökten parlak bir ışık düştü. Merakla ışığın düştüğü yere doğru gitti ve orada eski bir parşömen buldu. Bu parşömen, yıldızların yerleşimini gösteren ve gizli bir hazineye giden yolu açacak olan bir yıldız haritasıydı. Harita, yalnızca gökyüzünde belirli bir yıldız dizilimi olduğunda açılabilecek büyülü bir kapıya işaret ediyordu.

Laila, bu haritayı çözmek için bilge bir büyücüden yardım istedi. Büyücü ona, yıldızların sıralandığı o özel geceyi beklemesi gerektiğini söyledi. O gece geldiğinde, Prenses Laila, büyücünün gösterdiği yoldan giderek haritanın gösterdiği yere ulaştı. Burada, yalnızca bir yıldız haritasıyla açılabilen dev bir kapı buldu. Laila haritayı kapıya tuttu ve kapı yavaşça açılarak onu büyülü bir mağaraya götürdü.

Mağaranın içinde, sayısız mücevher ve altın yığınları yerine, yıldız ışıklarıyla parlayan dev bir ayna vardı. Bu ayna, göklerin tüm sırlarını içinde saklıyor ve yalnızca gerçek kalpten bir dilek tutulduğunda cevap veriyordu. Prenses Laila, aynanın önünde durdu ve “Krallığımın her zaman barış ve huzur içinde olmasını diliyorum,” dedi. Ayna, bu saf dileğe karşılık vererek parladı ve Laila’ya krallığını koruyacak bilgeliği bahşetti.

O günden sonra, Prenses Laila’nın adı tüm ülkede bilgelik ve huzur getiren bir lider olarak anılmaya başladı. Gece yıldızları izleyen herkes, onun göklerin sırrını keşfeden prenses olduğunu bilirdi ve krallık, onun sayesinde sonsuz bir barış içinde yaşadı.