Sonsuz Kumların Efendisi
Bu binbir gece masalı, Zeyd’in Kumların Efendisi’ne ulaşmak için cesaret ve merhamet dolu bir yolculuğunu anlatıyor. Masal, çocuklara fedakarlığın ve iyiliğin gücünü öğretiyor.
Bir zamanlar, uzak bir çöl krallığında, herkesin korktuğu ama kimsenin görmediği “Kumların Efendisi” hakkında bir efsane anlatılırdı. Bu efendi, sonsuz çölün altındaki gizli bir sarayda yaşar ve sadece kalbinde cesaret ve dürüstlük taşıyanları huzuruna kabul edermiş.
Bu efsaneyi duyan genç bir tüccar olan Zeyd, cesaretini toplayarak Kumların Efendisi’ni bulmaya karar verdi. Yola çıkmadan önce, annesi ona bir kese içinde biraz su, bir dilim ekmek ve dedesinden kalan eski bir pusula verdi. Pusula, doğru yolu göstermek yerine Zeyd’in niyetine göre yön değiştiriyordu.
Zeyd, günlerce çölün engin kumlarında yürüdü. Güneş kavuruyor, rüzgar ise her adımda kumları savuruyordu. Tam umudunu kaybettiği sırada, karşısına eski püskü bir çadır çıktı. İçeride yaşlı bir bilge oturuyordu. Bilge, “Kumların Efendisi’ne ulaşmak için üç sınavdan geçmen gerek,” dedi.
İlk sınavda, Zeyd, aç bir akbabaya yiyeceğini vermek zorunda kaldı. İkinci sınavda, susuz bir gezgine suyunu paylaştı. Üçüncü sınavdaysa, pusulasını kaybolmuş bir çocuğa hediye etti. Bu sınavların sonunda, Zeyd’in kalbindeki cesaret ve merhamet iyice belirginleşmişti.
Sonunda, kumlar sihirli bir şekilde yarıldı ve Zeyd, altın kumlarla kaplı bir saraya ulaştı. Kumların Efendisi, göz kamaştırıcı bir tahtta oturuyordu. “Sen, yalnızca kendini düşünmeyen bir kalbe sahipsin,” dedi ve ona üç dilek hakkı sundu. Zeyd, “Krallığımda herkesin barış ve mutluluk içinde yaşamasını istiyorum,” dedi ve diğer dileklerini kullanmadan sarayı terk etti.
O günden sonra Zeyd, sadece tüccar değil, halkını refaha ulaştıran bir lider oldu. Kumların Efendisi’nin verdiği güç, onun kalbindeki cesareti ve dürüstlüğü daha da pekiştirdi. Zeyd’in adı, çölün her yerinde efsane olarak anlatıldı.