Tilki ve Üzüm Bağı
Bu klasik Ezop masalı, tilkinin üzüm bağı karşısında yaşadığı başarısızlıkla nasıl başa çıktığını anlatıyor. Masal, insanların ulaşamadığı şeyleri küçümseme eğiliminde olduğunu ve bazen cesaretin sabırla birlikte önemini vurguluyor.
Bir zamanlar, ormanın kenarındaki yemyeşil bir üzüm bağı vardı. Bu üzüm bağı, büyük salkımlarla doluydu ve ormanın hayvanları için adeta bir cazibe merkeziydi. Günlerden bir gün, kurnaz tilki bu üzüm bağının yanından geçerken, dallarda asılı duran lezzetli üzümleri fark etti. Üzümler o kadar olgun ve parlaktı ki, tilkinin ağzı sulandı.
Tilki, üzümleri yemek için hevesle zıplamaya başladı. İlk denemesinde üzümlere yetişemedi, biraz daha hızlandı ve tekrar zıpladı, ama yine de başaramadı. Tilki, üzümleri yakalamak için tekrar tekrar zıpladı, ancak üzümler çok yüksekteydi ve ulaşmak imkansızdı.
Bir süre sonra tilki yorulmuştu, ama pes etmek de istemiyordu. Üzümlere bakarak mırıldandı, “Bu üzümler zaten muhtemelen çok ekşi. Onları yemek istemiyorum!” diyerek kendini teselli etmeye çalıştı. Sonunda, sinirlenip üzüm bağını terk etti.
Tilkinin bu durumu, diğer hayvanlar arasında dilden dile yayıldı. Hayvanlar, tilkinin üzümlerden vazgeçme hikayesinden bir ders çıkardı: Bazen ulaşamadığımız şeyleri küçümsemeye çalışırız, ama gerçekte onları başaramadığımız için vazgeçeriz.