Ayakkabıları Ters Giydirilmiş Kasaba

Sıradan bir kasaba olan Tepedibi, bir sabah tuhaf bir lanete yakalandı: Herkesin ayakkabıları tersine dönmüştü! Sağ, sol; sol, sağ olmuştu. İnsanlar bir yere varamaz, sürekli birbirlerine çarpıp düşer oldu. Bu kaosun içinde, yeni taşınan sessiz çocuk Deniz, herkesin ayakkabılarını değiştirmek yerine, onlara ters yönde yürümeyi öğretmeye karar verdi.

Tepedibi, her şeyin belirli bir düzen içinde olduğu, sakin bir kasabaydı. Çocuklar okula aynı yoldan gider, büyükler işe aynı saatte varır, herkes ayakkabılarını doğru şekilde giyerdi. Ta ki, o unutulmaz perşembe sabahına kadar.

Kasaba halkı bir çığlık sesiyle uyandı. Kasabanın tek giriş kapısının önünde, içi ışıldayan garip bir mantar bitmişti. Mantar, hafifçe titreşerek, “Düzen çok sıkıcı, hadi biraz eğlenelim!” diye fısıldadı ve anında söndü. O andan itibaren, Tepedibi’ndeki tüm ayakkabılar sihirli bir şekilde tersine döndü. Sağ ayakkabı sol ayağa, sol ayakkabı sağ ayağa geçmişti.

Kaos hakim oldu. Kasaba halkı, alışkın oldukları yönde yürümeye çalıştıkça tökezliyor, birbirlerine çarpıyor, markete gitmek için evlerinden çıkanlar parka, parka gidenler ise kasabanın dışına çıkıyordu. Her yerden homurdanma ve “Özür dilerim!” sesleri yükseliyordu. Belediye Başkanı, “Ayakkabıları düzeltin!” diye emirler yağdırıyor, ama kimse bunu başaramıyordu.

O sırada, kasabaya yeni taşınan, gözlemci bir çocuk olan Deniz, bu karmaşayı ilgiyle izliyordu. Herkes problemi ayakkabılarda görüyordu. Ama Deniz, asıl problemin, insanların alışkanlıklarında olduğunu fark etti. Onlar hala eski yollarında yürümeye çalışıyor, ayakkabıların onları yeni yönlere götürdüğünü görmüyorlardı.

Deniz, küçük tebeşir parçalarını çıkarıp kasabanın kaldırımlarına oklar çizmeye başladı. Ama bu oklar, her zamanki yönlerin tam tersine işaret ediyordu. Okulun yolundaki okul, evlerin arkasındaki gizli bir patikayı gösteriyordu. Bakkalın yolundaki ok, insanları daha önce hiç fark etmedikleri, yabani çileklerle dolu bir yola yönlendiriyordu.

İnsanlar önce tereddüt etti. Ama Deniz, “Sadece deneyin!” diye cesaretlendirdi onları. İlk deneyenler, tökezlemeden, çarpmadan yürüyebildiklerini görünce şaşırdılar. Ters yönde yürüdükçe, kasabalarını yepyeni bir açıdan görmeye başladılar. Komşularının, önceden hiç görmedikleri güzel bahçeleri olduğunu fark ettiler. Çocuklar, okula giden yepyeni, eğlenceli rotalar keşfetti.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Oğlak ve Çoban Masalı

Bir hafta içinde, Tepedibi Kasabası tamamen değişmişti. Artık kimse ayakkabıların ters olmasını umursamıyordu. Hatta bu durumu seviyorlardı! Çünkü onları her gün aynı yollardan gitmekten kurtarmış, kasabalarını yeniden keşfetmelerini sağlamıştı. Belediye Başkanı, o sihirli mantarın aslında bir lanet değil, bir hediye olduğunu ilan etti.

Deniz, kasabanın küçük kahramanı olmuştu. Ona öğrettiği ders çok değerliydi: Bazen, hayat bize ayakkabılarımızı ters giydirir. Önemli olan, onları düzeltmek için uğraşmak değil, yeni yönün getirdiği macerayı kucaklamaktır. Çünkü en güzel keşifler, genellikle planlanmamış yollarda bulunur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu