Kuyruksuz Tilkinin Sessiz Şarkısı

Ormanın en havalı, en kurnaz tilkisi Fandor, bir gün oyun oynarken kuyruğunu kaybetti! Onsuz ne kadar hızlı koşabildiğini, ne kadar çevik olabildiğini kimse fark etmiyordu. Üzgün ve küskün, kendini ormanın en sessiz köşesine attı. Ama bu sessizlikte, hiç duymadığı sesleri duymaya, görmediği güzellikleri görmeye başladı. Bu, Fandor için sıradan bir kuyruk arayışı değil, kendi içindeki en büyük hazineyi keşfediş yolculuğuydu.

Fandor, Rüzgarlı Vadi Ormanı’nın tanınmış bir tilkisiydi. Diğer tilkiler gibi onun da upuzuuun, tüylü ve göz alıcı bir kuyruğu vardı. Fandor, bu kuyruğuyla kasıntılı numaralar yapar, ormandaki diğer hayvanlara hava atardı. En sevdiği şey, kuyruğunu bir fırça gibi sallayarak koşmak ve arkadaşlarının “Vay be, Fandor ne kadar süslü!” demesiydi.

Bir sonbahar günü, sincap arkadaşı Cilibır’la ağaçlardan atlama yarışı yapıyorlardı. Fandor, en yüksek daldan atlayıp en uzak mesafeye sıçrayacaktı. Bir, iki, üç… Havada muhteşem bir takla attı! Ancak iniş sırasında dalından yeni kopmuş, keskin kenarlı bir kaya parçasının tam üzerine indi. Acı bir çığlık attı. Arkasına döndüğünde, onu şoke eden bir manzarayla karşılaştı: O güzelim, tüylü kuyruğu kayadan keskin bir dala takılıp kopmuş ve sadece küçük, seyrek tüylü bir top parçası kalmıştı.

Utancından yerlere geçmek istedi. Cilibır’ın endişeli bakışlarını bile göremeden, fırıl fırıl döndü ve ormanın derinliklerine, kimsenin onu görmediği ıssız bir mağaraya kaçtı. “Artık kimse beni beğenmeyecek. Kuyruksuz bir tilki, tilki bile değildir!” diye düşünerek ağladı.

Ertesi gün, açlık onu mağaradan çıkarmaya zorladı. Avlanmak için dışarı çıktığında her şey ters gidiyordu. Dengesini sağlamakta zorlanıyor, keskin dönüşler yapamıyordu. Bir tavşanı kovalamaya çalıştı, tavşan birkaç zikzakla ondan kolayca kurtuldu. Üstelik, ormandaki diğer hayvanlar onu görünce fısıldaşıyor, hatta bazıları gizlice gülümsüyordu. Fandor’un kalbi iyice kırıldı. Artık saklanmaya, gölgelerde dolaşmaya karar verdi.

Bu saklanma sürecinde, farkında olmadan yepyeni bir yetenek geliştirdi: Sessizlik. Kuyruğu olmadığı için çalıları hışırdatmıyor, yaprakları süpürmüyordu. Adımları daha hafifti. Bir gün, bir ağacın gövdesine yaslanıp dinlenirken, minik bir karıncanın, yaprağı sırtında taşıyan bir arkadaşına “Biraz sola kay, diken var!” dediğini duydu. Gözlerini kocaman açtı. Daha önce hiç karıncaların konuştuğunu duymamıştı!

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Doktor Dallı ve Ormanın Sesi

Dikkatini daha çok verdi. Rüzgarın, yapraklara fısıldadığı şarkıyı duydu: “Uçuyorum, dönüyorum, toprağa kavuşuyorum.” Yağmurun, taşlara vurarak çıkardığı ritmi dinledi. Bir örümceğin, ağını örerken çıkardığı titreşimleri hissetti. Gözleri de daha keskin görmeye başlamıştı. Bir kelebeğin kanatlarındaki desenleri, bir çiçeğin tomurcuktan açış anını, mantarların gece boyunca nasıl büyüdüğünü fark ediyordu.

Bir sabah, küçük bir kirpinin ağladığını duydu. Yanına gitti. Kirpi, en sevdiği yemeği olan orman mantarlarını topladığı ama eve giden yolunu bir türlü bulamadığı için üzgündü. Eskiden olsa, “Ben bilmem, kuyruğuma bak!” deyip geçerdi. Ama şimdi farklıydı. Sessizce etrafı dinledi. Uzaktan gelen bir dere şırıltısını takip etmeleri gerektiğini, çünkü kirpinin evinin dere kenarında olduğunu hatırladı. Kirpiyi evine kadar götürdü. Minik kirpi, ona teşekkür ederken Fandor, hayatında ilk kez kuyruğu olmadan da değerli hissediyordu.

Zamanla, Fandor “Sessiz Gözlemci” olarak anılmaya başlandı. Kaybolan yavru hayvanları buluyor, hangi meyvenin en tatlı olduğunu biliyor, fırtına gelmeden önce herkesi uyarıyordu. Bir gün, o eski güzel kuyruğunun, aslında onun gerçek yeteneklerini görmesini engelleyen süslü bir perde olduğunu anladı. Onu kaybetmek bir ceza değil, içindeki hazineyi ortaya çıkaran bir armağandı.

Ve Fandor, kuyruksuz ama yüreği dopdolu, ormanın en bilge ve en sevilen sakinlerinden biri olarak, herkese en büyük sihrin dışarıdaki süslerde değil, içimizdeki sessizlikte ve dinleme becerisinde saklı olduğunu öğretti. Artık şarkısı, sözlerden değil, yaptığı her iyilikten oluşuyordu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu