Dede Korkut’un Bilge Öğüdü

Dede Korkut Hikayeleri, Türk kültürünün en önemli ve köklü destanlarından biridir. Bu hikayeler, Oğuz boylarının kahramanlıklarını, bilgeliklerini ve değerlerini anlatır. Dede Korkut, her biri ders niteliğinde olan hikayeleriyle asırlardır nesilden nesile aktarılmış, aklın ve cesaretin önemini vurgulamıştır.

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Dede Korkut’un adının dilden dile, gönülden gönüle yayıldığı, yiğitlerin meydanlarda cenk ettiği vakitlerde, Oğuz boyları bir araya toplanır, akıl danışmak için Dede Korkut’un huzuruna varırmış. Herkes onun bilge sözlerinden ders almak, sıkıntılarına çözüm bulmak istermiş.

Bir gün Oğuz beylerinin en cesur yiğidi olan Bayındır Han, büyük bir toy düzenlemeye karar vermiş. Oğuz boylarının en güçlü, en çevik yiğitleri bu toyda yarışacak, hanlık için hünerlerini sergileyecekmiş. Lakin bu toy öncesinde Bayındır Han’ın aklına bir düşünce takılmış. Hangi yiğidin gerçekten hak ettiğini, kimin sadece kuvvetiyle değil, aklıyla da zafer kazanacağını nasıl bilecekti?

Düşündü, taşındı ve Dede Korkut’un huzuruna çıkmaya karar verdi. “Ey bilge Dede,” dedi. “Bu toyda kimin gerçek kahraman olduğunu nasıl bileceğim? Yiğitlik sadece kılıç sallamakla mı ölçülür, yoksa bilgelik de şart mıdır?”

Dede Korkut sakalını sıvazladı, derin bir nefes aldı ve Bayındır Han’a şöyle dedi: “Yiğitlik sadece kuvvetle ölçülmez, evlat. Aklın kılıcı, kolun kılıcından keskindir. Lakin aklı da sınamak için bir imtihan gerekir.”

Bayındır Han, Dede Korkut’un söylediklerini dikkatle dinledi. “Peki, bu imtihan nasıl olacak?” diye sordu. Dede Korkut gülümsedi ve yiğitlere bir bilmece sormasını önerdi. Bu bilmece, yalnızca akıllı ve bilge olanın çözebileceği bir sır olacaktı.

Toy günü gelip çattığında, Oğuz beylerinin en yiğit evlatları meydanda toplandı. Her biri kılıç kuşanmış, zafer için hazır bekliyordu. Fakat Bayındır Han, toyun başlamasından önce Dede Korkut’un sözünü dinledi ve yiğitlere bir bilmece sordu:

“Bir su var ki içen susuz kalır, bir ateş var ki dokunan yanmaz. Nedir bu su, nedir bu ateş?”

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Tatlı Rüya Ormanı

Meydandaki yiğitler birbirine baktı. Kimi düşündü, kimi şaşkınlıkla durakladı. Su içen nasıl susuz kalırdı? Ateşe dokunup nasıl yanmazlardı? Kimi hızlıca cevap verdi, ama hiçbiri doğruyu bulamadı.

Derken, Oğuz boylarının en genç yiğitlerinden biri, adını yeni duyuran Bamsı Beyrek, öne çıktı. Gözlerinde bir parıltı vardı. Başını dik tuttu ve dedi ki: “O su, gönül susuzluğudur. İnsan, ne kadar içerse içsin, gönlü susuz kaldı mı hiç doyamaz. O ateş ise sevgi ateşidir. Sevgiyle dokunan yanmaz, aksine o ateş insanı yakmaz, ısıtır.”

Dede Korkut gülümsedi, Bayındır Han ise genç yiğidi takdir etti. Bamsı Beyrek’in hem cesareti hem de bilgeliği sayesinde toyun galibi ilan edildi. O gün, Oğuz boyları sadece kuvvetin değil, aklın da yiğitlikte ne denli önemli olduğunu bir kez daha öğrendi.

Böylece, Dede Korkut’un bilge öğüdü tüm Oğuz obalarına yayılırken, akıl ve bilgelik, yiğitlikten hiçbir zaman geri kalmadı. Yiğitlik ancak akılla birleştiğinde gerçek zaferin yolu açılırdı.

Ve işte o günden sonra, her Oğuz toyunda yalnızca kılıçlar değil, akıllar da keskinleşti.

Dede Korkut’un bilge öğüdü ve Bamsı Beyrek’in zaferi tüm Oğuz boylarına ders oldu. O günden sonra genç yiğitler, sadece kuvvetlerine değil, akıllarına da güvenmeye başladılar. Çünkü her insanın öğrenmesi gereken bir şey vardı: Yiğitlik sadece güçle değil, bilgelik ve doğru kararlarla taçlanırdı. Oğuz boylarının gençleri bu dersi kalplerine kazıdılar ve zamanla daha büyük zaferler kazandılar, daha büyük düşmanları akıllarıyla alt ettiler.

Dede Korkut’un hikâyeleri sadece yiğitlerin zaferlerini değil, aynı zamanda halkın birliğini, kardeşliğini ve bilgeliğini de öğretirdi. Her Oğuz beyi, her Oğuz evladı bu hikayelerle büyür, kendi yolunu bulurdu. Ve bilirdi ki, en büyük zafer bile akıl ve bilgelik olmadan eksik kalır.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Keloğlan ve Sihirli Kuyruk

Günlerden bir gün, Dede Korkut yine obalar arasında dolaşıp öğütler vermeye başladı. Bu sefer her hikayesinde Bamsı Beyrek’in akıl dolu cevabını anlatıyor, gençlere şu öğüdü veriyordu: “Her zaman kılıcına değil, önce aklına güven. Çünkü akıl, kılıcın yapamayacağını başarır, gönüllere taht kurar.”

Bu bilge öğüt, nesiller boyu dilden dile aktarıldı. Ve böylece, Dede Korkut’un hikayeleri sadece yiğitlere değil, halkın her bir ferdine yol gösterici bir ışık oldu. Oğuz diyarında herkes bilirdi ki; kılıçla zafer kazanmak mümkündü, ama bilgelikle kazanılan zaferler sonsuza dek sürerdi.

hipecraft

2011 yılından bügüne dijital dünya'da projeler üretiyor, bir çok markaya yazılım desteği sağlıyorum. İçerik üretmek ve kendini farklı alanlarda da geliştirmek adına masalist üzerinde içerikler üreterek desteklerinizi bekliyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu