Ezop Masalları
Ezop Masalları, antik Yunan dönemine kadar uzanan ve efsanevi bir masal anlatıcısı olan Ezop’a atfedilen bir koleksiyondur. Ezop Masalları, felsefi ve ahlaki dersler veren kısa hikayelerden oluşur ve genellikle hayvan karakterleriyle insan davranışlarını anlatır.
Bu masallar, genellikle bir öğretici veya ahlaki bir fikir sunan kısa bir öykü şeklinde tasvir edilir. Masallarda, hayvanlar insan özelliklerine sahiptir ve insanlar gibi konuşur ve davranır. Bu, okuyucuların veya dinleyicilerin hikayeler aracılığıyla dersler çıkarmalarını kolaylaştırır.
-

Renklerin Bekçisi ile Solan Resimler
Kaya, renkleri duyabilen bir çocuktu. Kırmızının coşkulu bir çığlık, mavinin huzurlu bir ninni, yeşilin ise heyecanlı bir fısıltı olduğunu söylerdi. Büyükbabası, ona ölmeden önce, üzerinde tüm renklerin canlı canlı durduğu tuhaf bir palet vermişti. “Bu paletle,” demişti, “sadece resim yapmazsın. Dünyaya renk verirsin.” Kaya, paleti her kullandığında inanılmaz şeyler oluyordu. Fırçasını mora batırıp salladığında, akşam bulutları daha canlı bir mora…
Devamını Oku » -

Ayakkabı Giymek İstemeyen Kaplumbağa
Ormanda bahar gelmişti. Kuşlar cıvıldıyor, tavşanlar sevinçle zıplıyordu. Tilki, “Hadi bu yıl bir yarış yapalım!” dedi. Herkes heyecanlandı.Maymunlar ipten atladı, geyikler boynuzlarını parlatıyor, sincaplar koşu antrenmanına başlamıştı. Kaplumbağa Titu da yarışa katılmak istedi. Ama diğer hayvanlar gülüştü.“Sen mi koşacaksın? Bu yarışta ayakkabı bile zor yetişir!” dedi tavşan. Yarış günü geldi. Tilki düdüğünü çaldı. Herkes yeni ayakkabılarıyla sıraya dizildi. Tavşanınkiler mavi,…
Devamını Oku » -

Gölün Kalbindeki Işık
Sessiz bir gölün derinliklerinde binlerce balık yaşardı. Gölün yüzeyi cam gibi, suyu soğuktu. Hepsi akıntıya göre yüzer, sabah güneşini beklerdi. Ama bir balık vardı ki, diğerlerinden farklıydı. Adı Nira’ydı.Nira her gün yukarıya bakar, gökyüzünün parıltılarını izlerdi. “Keşke benim de o yıldızlar gibi ışığım olsaydı,” derdi iç çekerek. Bir akşam gökyüzü karardı, bulutlar ayı örttü, gölün yüzeyi siyaha büründü. Hiçbir şey…
Devamını Oku » -

Tilki ve Üzüm
Bir zamanlar, yemyeşil bir ormanın derinliklerinde bir tilki yaşarmış. Bu tilki, her gün ormanda dolaşırken, çeşitli meyveleri keşfeder, rahatça yemek yerdi. Bir gün, ormanın kenarına doğru ilerlerken, yüksek bir asma ağacına rastladı. Bu asma ağacının üzerinde, olgunlaşmış, sulu ve tatlı üzüm salkımları vardı. Tilki, bu üzüm salkımlarını gördüğünde, hemen ağaca tırmanarak onları koparmak istedi. Ama ne kadar uğraştıysa da, üzüm…
Devamını Oku » -

Karga ile Tilki
Bir zamanlar, geniş bir ormanda Karga adında bir kuş yaşarmış. Karga, ormanın en güzel sesine sahipti ve her sabah, ağaçlarda şarkılar söyleyerek güne başlarmış. Karga’nın şarkıları o kadar güzelmiş ki, ormandaki diğer hayvanlar onu dinlemek için sabırsızlanırlarmış. Bir gün, Tilki, Karga’nın şarkılarını duymuş ve ona yaklaşmış. Tilki, Karga’yı gördüğünde içinden bir plan yapmış. “Ne kadar güzel şarkılar söylüyorsun, Karga!” demiş…
Devamını Oku » -

Aslan ve Fare
Bir zamanlar, ormanda büyük ve güçlü bir aslan yaşarmış. Bir gün, aslan, uzun bir uykudan uyanırken, kocaman pençesiyle bir fareyi yanlışlıkla yakalamış. Fare, panikle aslanın pençelerinden kurtulmaya çalıştı ve “Lütfen, beni bırak! Sana yardımcı olabilirim!” dedi. Aslan gülerek, “Sen çok küçük ve zayıfsın. Nasıl bana yardımcı olabilirsin ki?” dedi. Ama yine de, fareyi çok küçük olduğu için öldürmemeye karar verdi…
Devamını Oku » -

Kurnaz Tilki ve Sabırlı Kaplumbağa
Bir zamanlar, ormanın derinliklerinde kurnaz bir tilki ve sabırlı bir kaplumbağa yaşardı. Tilki, hızına güvenerek ormandaki diğer hayvanlara karşı övünürdü ve özellikle de kaplumbağanın yavaşlığıyla dalga geçerdi. “Benim hızım karşısında senin hiçbir şansın yok, kaplumbağa kardeş!” derdi sürekli. Ancak kaplumbağa bu sözlere hiç aldırmaz, sabırlı ve sakin bir şekilde yaşamını sürdürürdü. Bir gün, tilki kaplumbağaya meydan okuyarak bir yarış yapmalarını…
Devamını Oku » -

Tilki ve Leylek
Bir zamanlar, Tilki ve Leylek çok iyi arkadaşlardı. Tilki, zekası ve kurnazlığı ile ünlüydü; Leylek ise zarif ve sabırlıydı. Bir gün Tilki, Leylek’e akşam yemeğine gelmesini teklif etti. Leylek bu daveti kabul etti ve akşamüstü Tilki’nin evine gitti. Tilki, yemeği geniş ve sığ bir tabakta servis etti. Kendisinin kolayca yiyebileceği çorbayı hızlıca içmeye başladı, ama Leylek uzun gagası nedeniyle çorbayı…
Devamını Oku » -

Aslan ve Akıllı Fare
Bir zamanlar, geniş ormanların birinde güçlü bir aslan yaşarmış. Aslan, ormanın kralı olarak bilinir, herkes ondan korkar ve ona saygı gösterirmiş. Bir gün, aslan dinlenmek için ağacın gölgesine uzanmışken, oradan bir fare geçiyormuş. Küçük fare yanlışlıkla aslanın pençesine basmış ve aslan uyanmış. Sinirlenen aslan, fareyi yakalayıp onu cezalandırmak istemiş. Fare korkuyla, “Lütfen beni bırak, aslan kral! Eğer beni serbest bırakırsan…
Devamını Oku » -

Tilki ve Üzüm Bağı
Bir zamanlar, ormanın kenarındaki yemyeşil bir üzüm bağı vardı. Bu üzüm bağı, büyük salkımlarla doluydu ve ormanın hayvanları için adeta bir cazibe merkeziydi. Günlerden bir gün, kurnaz tilki bu üzüm bağının yanından geçerken, dallarda asılı duran lezzetli üzümleri fark etti. Üzümler o kadar olgun ve parlaktı ki, tilkinin ağzı sulandı. Tilki, üzümleri yemek için hevesle zıplamaya başladı. İlk denemesinde üzümlere…
Devamını Oku »









