Miya ile Hophop Masalı

Miya ile Hophop Masalı

Bir gün gökyüzünde görünen en uzak kısmında, bulutların arasında saklanmış, parlak bir kasaba vardı. Bu kasabada da, gökkuşağı renginde kanatlarıyla minik ve sevimli canlılar yaşarmış. Bu sevimli canlıların ismi de Parıltılar’dı . Bu parıltılarının da her birisine özel hayvanı bulunurdu.

Kasabanın En küçük Parıltısı olarak bilinen Miya’nın sincap bir dostu vardı. Sincabın ismi Hophop ‘du. Miya ile Hophop, kasabanın çevresinde ki yıldız tozlu olarak bilinen ormanı gezmeyi çok severdi. Fakat kasabadaki diğer büyükler, ormanın arka tarafında ki kara mağarasına doğru yaklaşmamaları hakkında onları sık sık uyarmıştı. Günlerden bir gün, Miya ile Hophop beraber ormanda gezerken, bir ışık süzmesi fark ettiler. Meraklı bir şekilde ışık kaynağına doğru yürüdüler ve kendilerini bir anda kara mağaranın kapısında buldular. Mağaranın içerisinde, ışık kaynağı olduğu anlaşılan kristal küre vardı. Küre, kasabanın eski hikayelerinde anlatılan Kayıp Ay Işığıydı!. Miya ile Hophop, kristal küreyi alarak kasabaya doğru getirme kararı verdiler. Fakat yolda, herkesin korktuğu cadı onlara mani olmaya çalıştı. Miya, tüm cesaretini toplayıp büyük bir cesaretle, yaratığa doğru yürümeye başladı ve ona kristal kürenin kasabaları için çok önemli bir kaynak olduğundan söz etti. Yaratık, Miya’nın hem bu cesaretine hem de bu samimi anlatımına hayran kaldı, onları serbest bırakmaya karar verdi. Kasabalarına döndüklerinde, herkes Miya ile Hophop’un bu kahramanlığına hayran kaldı.

Bu güne kadar hikayelerde anlatılan bu küreyi bulan kendileri oldukları için çok mutlu olmuşlardı. Kristal küre kasaba meydanına koyuldu ve o günden sonra kasaba eski tarihlerinden çok daha parlak ve mutlu bir yer olarak kaldı.

Miya ile Hophop, biz okuyuculara cesaretin ve dostluğun ne kadar önemli olduğunu göstermiş oldu. Bu masalımız da burada bitti çocuklar , anne ve babanızı öpmeyi unutmayın.