Şah Sinbad’ın Şahini

Bir zamanlar Fars şahlarının içinde eğlenceye, bahçelerde gezmeye ve her türlü ava çok meraklı bir şah varmış. Onun kendi eliyle yetiştirdiği ve gece gündüz terk etmeyip bileğinde tünettiği bir de şahini varmış; ava gittiği zaman onu birlikte götürür; boynuna astığı ufak bir altın tastan su içmesini sağlarmış.

Bir gün sarayında otururken, kuşların bakımıyla ilgilenen görevli çıkagelmiş ve ona, “Ey yüzyılların şahı, sanırım ava gitmenin tam zamanı!” demiş. Bunun üzerine şah hazırlıklara başlamış, şahini de eline almış, yola çıkılmış; av ağlarının gerili bulunduğu küçük bir vadiye gelinmiş. Birdenbire ağa bir ceylan düşmüş. Bunu gören şah, “Kim bu ceylanın kendi yanına yaklaştığını görür ve kaçırırsa, onu cezalandırırım!” demiş. Sonra ceylanı saran av ağını çekip şaha doğru yaklaştırmaya başlamışlar.

Ceylan ön ayaklarını göğsüne yaslayarak, yere dayayıp arka ayakları üzerinde dikilerek, sanki şahın önündeki yeri öpmek ister gibi durmuş. Bunun üzerine şah, eğilerek, ceylanı ürkütmek için ellerini çırpmış; ceylan da şahın başı üstünden sıçrayarak uzaklara doğru koşmaya başlamış. Şah maiyetine dönüp baktığında birbirlerine göz kırpmakta olduklarını görmüş ve vezirine, “Bu askerlere ne oluyor, böyle göz kırpıp duruyorlar?” diye sormuş; vezir de, “Sizin ceylanı kaçıranı cezalandırmaya dair ettiğiniz yemini hatırlatıyorlar birbirlerine!” yanıtını vermiş.

Şah da, “Doğru! Öyleyse bu ceylanı izleyip yakalamamız gerek!” diyerek ceylanın izi üzerinde at sürmüş; şahin, aklı ile ceylanı şaşırtmış; şah da atından inmiş ve ceylanı yakalamış. O sırada sıcak bastırmış; bulundukları yer çöllük, kurak ve susuzmuş. Şah da atı da susamışlar.

Şah dönüp oracıkta gövdesinden yağ gibi koyu bir su akan bir ağaç görmüş. Elleri deri eldivenlerle kaplı olan şah, şahinin boynundan tası alıp onu bu suyla doldurmuş ve kuşun önüne koymuş; ama kuş pençe vurarak tası devirmiş. Şah tası ikinci kez doldurmuş ve kuşun susamış olduğunu düşündüğünden bir kez daha onun önüne koymuş; ancak şahin ikinci kez pençe vurup tası devirmiş. Şah kuşa içerlemiş; ama, yine de tası üçüncü kez doldurarak, bu kez ata su vermek istemiş; şahin kanadını çarparak tası tekrar devirmiş. Bunu gören şah, “Allah belanı versin uğursuz kuş!” diye haykırmış, “Benim içmemi engelledin; kendini de mahrum ettin, atı da” demiş. Şahin de başını kaldırmış ve hareketleriyle âdeta, “Bak, ağaçta ne var!” demek istemiş.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Yalancı Çoban Masalı Oku

Şah başını kaldırınca ağacın üzerinde bir yılan görmüş; ağaçtan süzülen de onun zehri imiş. Bunu anlayan şah, şahine söylediği sözler için pişman olmuş. Sonra kalkıp atına binmiş; birlikte ceylanı alıp götürmüş ve sarayına ulaşmış. Ceylanı aşçının önüne atmış, ve “Al şunu pişir’” demiş. Sonra da kolunun üzerinde şahinle tahtına oturmuş; ancak pek az zaman sonra şahin üzüntüsünden dolayı ölmüş. Bunu gören şah, hayatını kurtaran şahine kötü davranışlarda bulunduğundan dolayı acı duyarak matem çığlıkları koparmış.

Şah Sindbad’ın öyküsü işte budur.

hipecraft

2011 yılından bügüne dijital dünya'da projeler üretiyor, bir çok markaya yazılım desteği sağlıyorum. İçerik üretmek ve kendini farklı alanlarda da geliştirmek adına masalist üzerinde içerikler üreterek desteklerinizi bekliyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu