Adisebaba ve Altın Tohum
Bu Adisebaba masalı, bilge bir adamın sevgi ve dayanışma ile bir köyü nasıl kurtardığını anlatıyor. Altın Tohum’un büyümesi, yalnızca köylülerin sevgiyle yaklaşması sayesinde gerçekleşiyor. Bu masal, çocuklara yardımlaşmanın ve sevginin hayatın en büyük gücü olduğunu öğretiyor.
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde Adisebaba adında bilge bir adam yaşarmış. Adisebaba, uzak diyarlarda pek çok hikaye dinlemiş, her öğrendiği bilgiyi yüreğinde saklamış. Onun adı, her yerde bilgelik ve sevgiyle anılırmış. Fakat bir gün, Adisebaba’nın yaşadığı köye büyük bir kıtlık vurmuş. Topraklar kurumuş, ağaçlar meyve vermez olmuş. Köylüler perişan halde Adisebaba’nın kapısını çalmışlar. “Adisebaba,” demişler, “Biz ne yapacağız? Ne eksek büyümüyor, ne yapsak işe yaramıyor.”
Adisebaba, köylülerin bu haline çok üzülmüş. Onlara yardım etmek istemiş ama önce çözümü bulmak için sessizce düşünmesi gerekiyormuş. Günlerce ormanda dolaşmış, nehir kenarında oturmuş ve gökyüzüne bakarak doğanın dilini dinlemiş. Derken, rüyasında eski bir bilge ona şöyle seslenmiş: “Altın Tohum’u bulmalısın. Bu tohum, hayatı yeniden yeşertecek ve toprağı canlandıracak.”
Adisebaba, bu rüyanın peşine düşmeye karar vermiş. Sabahın ilk ışıklarıyla ormanın derinliklerine doğru yola koyulmuş. Yürüdükçe, etrafındaki ağaçlar daha canlı görünmeye başlamış. Nihayet, büyük bir dağın eteklerine ulaşmış ve orada, parıldayan bir çiçek bulmuş. Çiçeğin tam ortasında, küçük bir altın tohum duruyormuş. Bu, rüyasında bahsedilen Altın Tohum’muş.
Adisebaba, tohumu dikkatlice almış ve köyüne geri dönmüş. Köylüler onu heyecanla karşılamışlar. “Bu tohum, toprağa can verecek,” demiş Adisebaba. “Ama bu tohum yalnızca sevgiyle büyütülür. Her gün ona sevgiyle su verecek, iyi dileklerde bulunacaksınız.”
Köylüler, Adisebaba’nın söylediklerini yapmışlar. Tohumu köyün tam ortasına dikmişler ve her gün toplanarak ona su verip güzel dileklerde bulunmuşlar. Günler geçtikçe, tohum filizlenmiş, büyümüş ve kocaman, yeşil bir ağaca dönüşmüş. Ağacın meyveleri o kadar bereketliymiş ki, köyün her köşesine yetmiş. Kıtlık sona ermiş, köy tekrar canlanmış.
Adisebaba, köylülerin yüzlerindeki mutluluğu gördüğünde, “Gerçek zenginlik, birlikte çalışmaktan ve sevgiyi paylaşmaktan gelir,” demiş. O günden sonra, köyde hiçbir zaman açlık ya da kıtlık yaşanmamış. Çünkü Adisebaba’nın öğrettiği en büyük ders, sevgi ve dayanışmanın her zorluğu aşabileceğiydi.