Küçük Şef’in Sırrı

Bir kasabada herkes yemek yapmayı bilirdi ama kimse yemeklerini paylaşmazdı. Ta ki küçük bir çocuk, sevgisiz pişen hiçbir yemeğin lezzetli olmadığını keşfedene kadar. Bu masal, paylaşmanın tarifini anlatıyor — ölçüsü kalple, tadı iyilikle ayarlanır.

Lezzet kokularının yükseldiği bir kasaba vardı. Her evden farklı bir yemek kokusu yayılırdı ama kimse bir başkasına tattırmazdı. Çünkü herkes, “Benim yemeğim en güzeli!” derdi.
O kasabada, küçük bir çocuk yaşardı: Eymen.
Eymen yemek yapmayı çok severdi. Ama onun yemekleri biraz tuhaf olurdu.
Bir gün çorbasına fazla tuz koyar, ertesi gün şekeri baharatla karıştırırdı.
Annesi gülerdi: “Senin mutfağın her gün bir macera!”

Ama Eymen pes etmezdi. Bir gün kasabanın ortasındaki büyük duyuru panosuna bir ilan astı:

“Büyük Yemek Yarışı! Herkes kendi en iyi yemeğini getirsin!”

Kasaba heyecanlandı. Herkes tariflerini hazırladı, malzemelerini getirdi.
Eymen küçük tezgâhını kurdu ama telaşlıydı. Çünkü bir malzemesi eksikti.
“Sevgi” yazan kavanozunu bulamıyordu.

Eymen hatırladı — dün, yaşlı komşusu Ziya Amca’ya yardım ederken kavanoz cebinden düşmüştü.
Koşarak onun evine gitti.
Kapıyı çaldı, “Amca, kavanozumu gördün mü?” dedi.
Ziya Amca gülümsedi. “Şu içi boş olan mı? Evet, buldum. Ama içinde hiç sevgi kalmamış.”
Eymen utandı. “Demek ki ben sevgimi unuttum.”

Yaşlı adam elini omzuna koydu. “O zaman önce birine yardım et. Sevgi o zaman geri gelir.”

Eymen dışarı çıktı. Yarışmaya yetişemeyeceğini biliyordu ama durmadı.
Yolda yaşlı bir teyzenin pazar çantasını taşıdı, susamış bir köpeğe su verdi.
Ve bir anda kalbinin içi sıcacık oldu.
Kavanozun kapağını açtı, içi ışıkla dolmuştu!

Koşarak yarışmaya döndü. Herkes yemeklerini sergilemişti.
Eymen tezgâhına geçti, basit bir mercimek çorbası yaptı.
Ama bu kez malzemelerinin sonuna kavanozundaki sevgiden bir damla ekledi.
Yemek kokusu tüm meydanı sardı.

Jüri ilk kaşığı tattığında gözleri doldu.
“Bu çorba bana annemi hatırlattı,” dedi biri.
“Bu tat, çocukluğumun kokusu,” dedi diğeri.

Eymen kazandı. Ama kupayı eline almadı.
“Ben kazandım ama bu çorbayı herkesin payı var,” dedi.
Sonra kasabadaki bütün yemekleri bir masaya dizdiler.
İlk kez o gün herkes, birbirinin yemeğini tattı.

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Yıldızların Altında Paylaşım

Ve fark ettiler:
Yemek, paylaşılmadıkça doyurmazmış.

O günden sonra her pazar, kasabanın ortasında büyük bir masa kuruldu.
Herkesin bir tabağı, bir gülüşü ve bir hikâyesi olurdu.

Kasabalılar hâlâ der ki:

“Eymen’in çorbasında bir sır vardı — o sır, sevgiyi ölçüsüzce koymaktı.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu