Ormanın Gizli Orkestrası
Her gece ormanın derinliklerinden tatlı bir müzik sesi yükselirdi. Kimse nereden geldiğini bilmezdi. Bir gün meraklı bir kirpi, bu büyülü sesin kaynağını bulmak için yola çıktı. Ama onu bekleyen şey, sadece müzik değil; kalbin ritmini öğreten bir dostluktu.

Ormanın ortasında yaşayan minik bir kirpi vardı. Adı Piko’ydu. Diğer hayvanlar geceleri uyurken o, hep bir ses duyardı. Bazen keman gibi, bazen flüt gibi, bazen de yağmur damlalarının ritmiyle karışan tatlı bir melodi…
Bir sabah güneş doğarken Piko en yakın arkadaşı Baykuş’a gitti.
“Baykuş, bu müzik nereden geliyor?”
Baykuş gözlüğünü düzeltti. “O müziği herkes duyar ama kimse göremez. Ormanın kalbinde çalınırmış.”
Piko’nun gözleri parladı. “Ben onu bulacağım!”
Yola çıktı. İlk durakta, yaşlı bir çınarın altına geldi. Ağaç ona derin bir sesle konuştu:
“Müziği bulmak istiyorsan önce sessizliği dinle.”
Piko anlamadı ama başını salladı ve yoluna devam etti.
Bir süre sonra su kenarında bir kurbağa gördü. Kurbağa suya taş atıp ‘plop, plop’ diye ritim tutuyordu.
“Sen mi çalıyorsun bu müziği?” diye sordu Piko.
Kurbağa güldü. “Hayır, ben sadece suyun kalbini dinliyorum. Gerçek müzik, doğanın kendisindedir.”
Piko akşam olana kadar yürüdü. Yıldızlar çıktığında bir tepenin üstüne ulaştı. Orada rüzgâr yapraklarla dans ediyor, kuşlar kanat çırpıyor, cırcır böcekleri eşlik ediyordu. Her şey bir araya gelmişti.
Piko şaşkınlıkla fısıldadı: “Bu… ormanın orkestrası!”
Rüzgâr ona döndü. “İşte bizi buldun. Ama biz hep buradaydık. Sen sadece dinlemeyi öğrendin.”
O gece Piko, ormanın ortasında oturdu. Gözlerini kapattı, kalbinin atışını dinledi. O da artık orkestranın bir parçasıydı.
Sabah olduğunda köye döndü, arkadaşlarına anlattı:
“En güzel müzik, kalbini doğayla aynı ritimde attığında duyulur.”
Ve o günden sonra her hayvan, akşam olunca bir süre sessizce durur, ormanın gizli melodisini dinlerdi.
Bu masaldan öğrendiğimiz ders:
Dünyanın sesi, duymayı bilen kalplerde gizlidir. Bazen en güzel müzik, sessizliğin içinden gelir.



