Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler Masalı

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler Masalı

Bir zamanlar, karların beyaz, çam ağaçlarının yeşil ve gökyüzünün derin mavi olduğu bir ülkede, al yanaklı, kar gibi beyaz tenli ve kömür gibi kara saçlı bir kız yaşardı. Adı Pamuk Prenses’ti. Annesi ve babası çok uzun zaman önce kaybolmuş, ve o kötü kalpli üvey annesiyle birlikte yaşamak zorunda kalmıştı.

Üvey annesi, krallığın en güzel kadını olmak istiyordu ve her gün sihirli aynasına “Aynasında dünyanın, ben miyim en güzeli?” diye sorardı. Ayna da her seferinde “Sensin” diye yanıtlardı. Ama Pamuk Prenses büyüdükçe güzelliği de arttı ve bir gün ayna, “Pamuk Prenses dünyanın en güzeli” diye yanıtladı. Bu cevap üvey annesini öfkelendirdi ve kıskançlıkla dolup taştı.

Üvey annesi, Pamuk Prenses’i ormana götürüp öldürmesi için bir avcı tuttu. Ama avcı, Pamuk Prenses’in güzelliği ve masumiyeti karşısında merhamet gösterdi ve onu serbest bıraktı. Pamuk Prenses, ormanda kayboldu ve sonunda yedi cücelerin evini buldu. Cüceler ona evlerinde kalmasına izin verdiler ve ona çok iyi baktılar.

Günler geçti, Pamuk Prenses ve cüceler bir aile gibi oldular. Ama üvey annesi onun hala hayatta olduğunu öğrendi ve onu öldürmek için üç kez denedi. İlk iki girişiminde başarısız oldu, ama üçüncüsünde Pamuk Prenses’i bir elma ile zehirledi. Cüceler onu uyuyan bir tabut içinde bıraktılar, çünkü o kadar güzeldi ki, onu toprağa vermek istemediler.

Bir gün, bir prens ormandan geçerken tabutu gördü ve Pamuk Prenses’in güzelliğine hayran kaldı. Onu öptü ve bu öpücük, üvey annesinin zehirinin etkisini yok etti. Pamuk Prenses gözlerini açtı ve prensle birlikte yeni bir hayata başladı.

Ve böylece, Pamuk Prenses ve prens mutlu bir şekilde yaşadılar, ta ki sonsuz zamanların sonuna kadar. Yedi cüceler de onların en yakın dostları olarak kaldılar ve hep birlikte birçok macera yaşadılar.

Pamuk Prenses ve prensin mutlu günleri devam ederken, krallığın dört bir yanında barış ve neşe hakimdi. Prens ve Pamuk Prenses, krallığın her köşesini dolaşarak halkın sorunlarını dinliyor ve onlara yardım ediyorlardı. Herkes onların adil ve merhametli yönetimlerini seviyordu.

Bir gün, krallığın sınırındaki bir köyde, gizemli bir hastalık yayılmaya başladı. Hastalanan köylüler, ne yaparlarsa yapsınlar iyileşemiyorlardı. Pamuk Prenses ve prens, hemen o köye gittiler ve durumu incelediler. Prens, en iyi hekimleri ve bilginleri çağırdı, ama onlar da hastalığın sebebini bulamadılar.

Bu sırada, yedi cüceler de boş durmuyordu. Onlar da köye gelerek, hastalığın çaresini bulmak için gece gündüz çalıştılar. En küçük cüce, bir gece yarısı, eski bir kitapta hastalığın sebebini buldu. Meğerse, köyün yakınındaki eski bir kuyuda, zehirli bir gaz sızıntısı olmuş ve bu gaz, köyün su kaynaklarına karışmıştı.

Hemen ertesi gün, cüceler ve prens, köy halkını güvenli bir yere taşıdılar ve zehirli gazın kaynağını kapattılar. Pamuk Prenses, köylülerin bakımıyla bizzat ilgilendi ve onlara moral verdi. Zamanla, köydeki herkes iyileşti ve herkes, krallığın bu zor zamanında yanlarında olan Pamuk Prenses, prens ve yedi cücelere minnettar kaldı.

Bu olaydan sonra, Pamuk Prenses ve prens, krallığın her yerinde daha fazla iyilik yapmaya karar verdiler. Onlar, iyiliğin ve umudun simgesi oldular. Ve yedi cüceler de, krallığın koruyucuları olarak bilinir oldular.

Ve böylece, Pamuk Prenses ve prens, iyilikle dolu bir hayat sürdüler ve halk arasında efsaneler gibi anlatıldılar. Onların hikayesi, nesilden nesile aktarılarak, sonsuza kadar yaşadı.

Evet çocuklar bu masalımızda burada bitti. Sizde Grimm Masalları kategorisinde masal yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde her ay tema vakfına fidan bağışında bulunuyoruz. Sizin adınıza yaptığımız bu bağışlar sayesinde çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakacağız.