Zamanın Tohumları
Bir çocuk, zamanı durdurabilen tohumlar bulur. Her biri farklı bir anı büyütür: biri gülüş, biri özlem, biri affediş... Ama zamanı durdurmak kolay değildir; çünkü bazen büyümek için geçmişin de yeşermesi gerekir.

Rüzgârın hiç dinmediği bir köy vardı: Esvanor.
Orada yaşayan herkes sabah güneşle kalkar, aynı işleri yapar, aynı sözleri söylerdi.
Zaman sessizce ilerlerdi ama kimse onu fark etmezdi.
Ta ki Nara adında küçük bir çocuk ormanın içinde kaybolana kadar.
Bir gün, eski bir saat kulesinin gölgesinde otururken toprağın altında bir parıltı gördü.
Ellerini uzattı, minicik bir kese buldu.
Kesenin içinde beş tohum vardı — ama her biri altın gibi parlıyordu.
Üzerlerinde küçük semboller vardı: bir gülümseme, bir kalp, bir damla, bir göz ve bir yıldız.
O gece rüzgâr fısıldadı:
“Bunlar zamanın tohumları. Her biri bir duyguyu büyütür. Ama dikkat et, birini ektiğinde bir an kaybolur.”
Nara anlamadı ama merakına yenik düştü.
Sabah ilk tohumu ekti.
Toprağın içinden bir anda geçmişin görüntüleri çıktı: dedesinin gülüşü, annesinin saçlarını taradığı sabahlar, kaybolmuş çocukluk anları…
Nara gözyaşlarına boğuldu.
“Demek zaman, toprağın altında saklıymış,” dedi.
Her gün bir tohum daha ekti.
Biri özlemi büyüttü, biri affedişi, biri sabrı.
Ama son tohumun üzerinde bir yıldız vardı.
Fısıltı geri geldi:
“Bu son tohum, zamanı durdurur. Ama zamanı durdurmak, yaşamayı durdurmaktır.”
Nara uzun süre düşündü.
Sonra tohumu eline aldı, gökyüzüne kaldırdı.
“Ben zamanı durdurmak istemiyorum,” dedi. “Sadece güzel anları unutmamak istiyorum.”
Ve tohumu rüzgâra bıraktı.
Tohum göğe yükseldi, yıldızların arasına karıştı.
O günden sonra Esvanor köyünde her gece bir yıldız biraz daha parlardı.
Köylüler o yıldızlara “Nara’nın Anıları” derdi.
Zaman yine akardı ama bu kez herkes farkındaydı.
Çünkü herkes biliyordu:
“Zaman, toprakta değil; kalpte yeşerir.”



