Balıkçının Hikayesi
Bir zamanlar, deniz kenarında bir köyde yaşayan bir balıkçı varmış. Karısına ve üç çocuğuna bakamayacak kadar yaşlı ve çok fakirmiş.
Her gün çok erken balığa çıkarmış. Ve her gün Ağını dört kereden fazla atmamak üzere kendine kural koymuş.
Bir sabah ay ışığında işe başlamış. Ve deniz kenarına gelmiş. Ağlarını atmış ve geriye kıyı doğru çekerken birden çok ağır olduklarını hissetmiş.
O, Tanrım. Bu ağ çok ağır. Sanırım bu baya büyük bir balık.
Ama bir dakika sonra ağlarında balık yerine bir eşek ölüsü görünce büyük hayal kırıklığına uğramış.
İkinci kez ağını atmış.
Bu çok ağır. Sanırım bir sürü balık yakaladım.
Sonra ağı yine çekmiş.
Ne şansızım. Sadece çöp toplamışım.
Ağını üçünce kez atmış. Ama yine çok ağırmış.
Sanırım en azından bu sefer büyük bir balık yakaladım.
Çekmiş ama çamurla dolu bir kaç Deniz kabuğu yakalamış.
O, Tanrım. Bana merhamet et. Lütfen bana yardım et. Karım ve çocuklarım bana bağlı.
Ağını dördüncü ve son kez atmış. Ağ gerçekten çok ağırmış. Ve çekmesi bayağı zormuş. Bir de bakmış ki ne görsün, Bakır kapağı olan bir çaydanlık.
Bu da ne böyle? Bir hazine mi yoksa? Eğer bu bir hazine ise bunu krala götürüp ona vereyim. Ve verdiği parayla ailem için biraz buğday alayım.
İçinde bir şey var mı diye kontrol etmek için demliği sallamış. Hiç ses gelmemiş. Kapağını kırmış. Çaydanlıktan hemen ince bir duman çıkmış.
Yavaş yavaş duman balıkçının gözleri önünde büyük ve yoğun bir hale gelmiş.
Sonunda devasa görünüşlü kocaman bir dev gözünün önünde belirivermiş. Balıkçı korku içinde kendini bir kayının arkasına saklamış. O kadar şaşırmış ki şaşkınlıktan dili tutulmuş.
Merhaba balıkçı. Çık oradan.
Balıkçı kayının arkasından titreyerek çıkmış.
Seni öldüreceğim.
Balıkçı çok kızmış. Bütün cesaretini toplayıp konuşmuş.
Ne demek istiyorsun? Seni çaydanlıktan kurtardığım için mi beni öldürmek istiyorsun?
Evet, ben tam 300 yıldır bu çaydanlığın içindeydim.
İlk yüz yıl biri beni özgür bırakırsa ona çok büyük bir servet vermeyi düşünmüştüm. Ama beni kimse kurtarmadı.
İkinci yüz yıl, eğer biri beni kurtarırsa onu kral yapacağım diye düşündüm. Kimse bana yardım etmedi.
Bütün bunlara gücenip beni kurtaran kişiyi öldürmeye karar verdim. Şimdi de sen beni kurtardın.
Balıkçı bir plan yapmış,
Dev beni bütün bu hikayelerle kandırmaya çalışma. Sen çok büyüksün. Şimdi de bu şeyden çıktığına inanmamı mı istiyorsun?
İnanmıyorsan bana dikkatli bak. Sana çaydanlığın içinde olduğumu ispatlamak için içine gireceğim ve dışarı çıkacağım.
Balıkçı dikkatle dinlemiş,
Dev tümüyle içine girene kadar beklemiş. Girer girmez acele ile kapağı almış ve çaydanlığı sıkıca kapamış.
Hey beni kandırdın. Neden beni tekrar bunun içine koydun. Sana bütün zenginlikleri sunacağım. Lütfen beni serbest bırak.
Ben sana inanacak kadar aptal mıyım, Beni kandırdın. Ben seni kandırmadım. Seni bırakırsam bana Yunan Kral Doktorunun bana davrandığı gibi davranacaksın.
O neymiş anlat bana.
Devamını okumak için: Yunan Kralı ve Hekim Douban’ın Hikayesi