Mor Dağların Ardında Masalı

Mor Dağların Ardında Masalı

Çok uzaklarda, gökyüzüne dokunan Mor Dağlar’ın ardında, küçük bir köy vardı. Bu köyde yaşayanlar, dağların ötesindeki büyülü dünyadan habersiz, sade ve huzurlu bir yaşam sürdürürlerdi. Köyün çocukları her gün ormanın kenarında oynar, kelebekleri takip eder ve çiçeklerle süslü yolları keşfederlerdi.

Bir gün, köyün en yaramaz çocuğu olan Ela, ormanın daha önce hiç gitmediği bir kısmına doğru yürümeye başladı. Yürüdükçe, ağaçlar sıklaşmış ve gökyüzü gözden kaybolmuştu. Derken, karşısına yaşlı ve yorgun görünen bir ağaç çıktı. Ağacın gövdesi, yıllar içinde birçok hikaye biriktirmiş gibi, derin çizgilerle doluydu.

Ela, merakla ağacın yanına yaklaştığında, ağaç birden konuşmaya başladı. “Merhaba genç dostum,” dedi ağaç, “Ben Eski Bilge, bu ormanın koruyucusuyum. Eğer gerçekten cesur isen, seni bir göreve davet ediyorum.”

Ela, görevi kabul etti ve Eski Bilge, ona Mor Dağların ardındaki büyülü dünyayı koruyacak sihirli bir kristal hakkında bilgi verdi. Bu kristal, köyü ve ormanı karanlık güçlerden koruyordu. Ancak kristal kaybolmuştu ve onu bulup yerine koymazlarsa, köy büyük tehlike altında olacaktı.

Ela, macerasına başlamak için hazırdı. Yolculuğu sırasında, konuşan hayvanlar, şarkı söyleyen nehirler ve bulutlardan yapılmış köprüler gibi fantastik varlıklarla karşılaştı. Her biri, Ela’ya kristalin yerini bulmasında ipuçları verdi. Ancak, yol boyunca karanlık bir gölge peşini bırakmıyordu. Bu gölge, kristali kötü amaçları için kullanmak isteyen Kötü Cadı Zelena’ydı.

Ela, tüm zorluklara rağmen yılmadı ve sonunda kristali bulduğu eski bir mağaraya vardı. Mağaranın içinde, kristal, bir taşın üstünde parıldıyordu. Tam onu almak üzereyken, Zelena ortaya çıktı ve onu durdurdu. Büyük bir mücadele başladı.

Ela, Zelena’ya karşı koyarken, Eski Bilge’nin verdiği sihirli sözleri fısıldadı. Birden, kristalden çıkan ışık tüm mağarayı aydınlattı ve Zelena’nın gücü yok oldu. Ela, kristali alıp köyüne geri döndü. Kristali yerine koyduğunda, tüm köy yeniden güvende hissetti.

Ela, macerasından döndüğünde, köyde kahraman olarak karşılandı. Artık sadece yaramaz bir çocuk değil, aynı zamanda cesur ve akıllı bir koruyucu olduğunu kanıtlamıştı.

O günden sonra Ela, her zaman maceralara atılmaya hazır oldu, ancak en büyük macerası her zaman kalbinde saklı kaldı. Ve köy halkı, Mor Dağlar’ın ardındaki büyülü dünyayı ve onun koruyucusu olan cesur Ela’yı hiç unutmadı.

Ela ve Gölgesiz Orman Masalı

Ela’nın köyü artık güvende olduğuna göre, köyün çocukları ve yetişkinleri onun cesaretine hayran kalmışlardı. Ancak Ela’nın macera arayışı hiç dinmemişti. Bir gün, köyün yaşlı bilgesi ona Gölgesiz Orman’dan bahsetti. Bu orman, Mor Dağlar’ın tam zıttı yönde, güneşin her daim parladığı, gölgelerin oluşmadığı gizemli bir yerdi.

Ela, bu yeni gizemli yer hakkında daha fazla bilgi edinmek için sabırsızlanıyordu. Ertesi sabah erkenden, yanına sadık dostu, konuşan karga Mavi’yi de alarak Gölgesiz Orman’a doğru yola çıktı. Ormanın sınırına vardıklarında, her şeyin nasıl bu kadar aydınlık olduğuna şaşırdılar. Güneş, yaprakların arasından süzülüyor, ama hiçbir gölge düşmüyordu.

Ormanın içine daldıkça, Ela ve Mavi, buranın sakinlerini keşfetmeye başladılar. İlk olarak, ışık saçan bir geyikle karşılaştılar. Geyik, ormanda yaşayan tüm canlıların, bir zamanlar gölgelerini bir büyücüye kaptırdıklarını ve o günden sonra hiç gölgelerinin olmadığını anlattı. Eğer gölgelerini geri alamazlarsa, sonsuza kadar güneşin altında tükenip gideceklerini söyledi.

Ela, bu adaletsizliğe dayanamazdı ve hemen yardım etmeye karar verdi. Geyik, onları gölgeleri çalan büyücünün yaşadığı yere götürdü. Yol boyunca, ışıkta parıldayan kelebekler, kuşlar ve hatta ağaçlarla karşılaştılar. Her biri, gölgelerini özlediklerini ve normal hayatlarına dönmek istediklerini söyledi.

Sonunda, büyücünün kalesine vardılar. Kale, koyu siyah taşlardan yapılmıştı ve çevresi karanlık bir sis tarafından sarılmıştı. Ela ve Mavi, cesurca kalenin içine girdiler. Kalede dolaşırken, her odada farklı büyüler ve tuzağa düşmüş gölgeler buldular. Büyücü, gölgeleri enerji kaynağı olarak kullanıyordu.

Ela, büyücüyle yüzleşmek için onun odasına gitti. Büyücü, güçlü ve korkutucu görünüyordu, ama Ela yılmadı. Büyücüyle uzun bir konuşma yaptıktan sonra, ona gölgelerin önemini ve her canlının kendi gölgesine sahip olma hakkını anlattı. Sözlerinden etkilenen büyücü, pişmanlık duydu ve yaptığı hatayı düzeltmeye karar verdi. İyilikle, tüm gölgeleri serbest bıraktı ve Gölgesiz Orman tekrar normal bir orman haline geldi.

Ela ve Mavi, görevlerini başarıyla tamamlamışlardı. Ormanın tüm sakinleri, gölgelerine kavuşmanın sevinciyle onları uğurladı. Ela, yaptığı her macerada köyüne ve arkadaşlarına döndüğünde, daha da bilge ve cesur bir kahraman olarak anılıyordu.

Ela’nın maceraları, köyde yaşlıların anlattığı destansı hikayeler arasında yerini aldı. Onun cesareti ve adalet duygusu, herkesin hayranlıkla hatırladığı bir efsaneye dönüştü.

Son

Umarım bu uzun hikaye, çocuklarınızı fantastik bir dünyaya götürmüştür!

Evet çocuklar bu masalımızda burada bitti. Sizde Fantastik Masallar kategorisinde masallar yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde her ay tema vakfına fidan bağışında bulunuyoruz. Sizin adınıza yaptığımız bu bağışlar sayesinde çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakacağız.