Ormanda Kayıp Nota

Bir sabah ormanda tuhaf bir sessizlik hüküm sürer. Kuşlar ötmez, rüzgâr esmez, dereler bile susar. Çünkü doğanın kalbinde bir nota kaybolmuştur. Müziği geri getirmek, küçük sincabın cesaretiyle mümkün olacaktır.

Bir zamanlar ormanın her sabahı bir konser gibiydi. Kuşlar öyle güzel şarkı söylerdi ki, ağaçların yaprakları bile ritim tutardı. Dereler mırıldanır, rüzgâr keman gibi uğuldardı.
Ama bir sabah, sessizlik hüküm sürdü.

Ne cıvıltı, ne mırıltı…
Ormanın içinden yalnızca yaprakların hüzünlü hışırtısı geliyordu.

Minik sincap Liko, uykudan uyandığında bu sessizliği fark etti. “Neden herkes sustu?” diye sordu kendine. En sevdiği şarkıcı kuş Mavi gagalı Nina bile sessizdi.
“Notalardan biri kayboldu,” dedi Nina endişeyle. “O olmadan hiçbirimiz şarkı söyleyemiyoruz.”

Liko şaşırdı. “Nasıl yani, nota kaybolabilir mi?”
“Evet,” dedi Nina. “Ormanın kalbindeki ‘D’ notası… Rüzgâr onu yanlışlıkla dağlara savurmuş.”

Liko, gözlerini kocaman açtı. “Ben bulurum! Ormanın müziği susamaz.”
Böylece küçük sırt çantasına fındık koydu, yola çıktı.

İlk durağı rüzgârın vadisiydi. Orada yaşlı bir baykuşla karşılaştı.
“Baykuş Dede, rüzgâr buradan geçti mi?”
Baykuş gözlüklerinin ardından baktı. “Evet, geçti ama bir şarkı mırıldanıyordu: ‘Kaybolan sesi, yankıda ara.’”

Liko teşekkür edip yola devam etti. Dağın yamacında yankılar yankılanıyordu. Her “Merhaba!” deyişinde sesi geri dönüyordu ama… bir tanesi eksikti!
“Re… mi… fa…”
“Si…”
Ama “Do” hiç gelmedi!

Liko bir taşın üzerine çıktı. “Kaybolan nota, neredesin?” diye bağırdı.
O anda hafif bir rüzgâr esti, bir çiçeğin yaprakları titreşti. Çiçeğin ortasında minik bir ışık parladı.
“Ben buradayım,” dedi tatlı bir ses. “Ama insanlar çok gürültü yaptı, ben sessizliğe sığındım.”

Liko şaşkındı. “Ama sensiz orman sessiz, herkes üzgün.”
Nota derin bir nefes aldı. “Sessizlik de müziğin bir parçasıdır, ama unutulmak istemem.”

Liko elini uzattı. “Seni kimse unutmayacak. Gel, geri dönelim.”

Birlikte ormana döndüler. Liko notayı yaprakların arasına bıraktı. O an, rüzgâr yeniden esti, dereler mırıldandı, kuşlar şarkıya başladı.
Mavi gagalı Nina, o güzel sesiyle ilk melodiyi söyledi:

“Her sesin bir yeri, her kalbin bir ritmi vardır.”

Orman yeniden müziğine kavuşmuştu. Liko gülümsedi. “Artık biliyorum,” dedi. “Sessizlik korkulacak bir şey değilmiş. O da melodinin başlangıcıymış.”

Çocuklarımızın İlgisini Çekebilir  Uçan Zeytin ve Mucize Mia'nın Büyülü Maceraları

O günden sonra ormanda bir kural kondu:
“Her sabah, önce sessizliği dinle, sonra şarkını söyle.”

Ve gerçekten de o ormanda her yeni gün, sessizlikle başlar, müzikle biterdi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu