Balıkçı ve Cin Masalı

Balıkçı ve Cin Masalı

Bir zamanlar, fakir bir balıkçı yaşarmış. Bu balıkçı her gün denize ağ atar, günün sonunda yakaladığı balıkları satarak ailesinin geçimini sağlarmış. Ancak bir gün, ağını denize attığında, içinden balık yerine ağır ve büyük bir bakır kavanoz çıkmış. Kavanozun ağzı mühürlenmiş ve üzerinde eski, anlaşılmaz işaretler bulunurmuş.

Merakla ne olduğunu anlamaya çalışan balıkçı, kavanozu açmaya karar vermiş. Kavanozun kapağını zorlukla açtığında, içinden duman yükselmeye başlamış. Duman giderek büyümüş ve sonunda gökyüzünü kaplayacak kadar geniş bir hale gelmiş. Dumanın içinden korkunç bir cin çıkmış!

Cin özgür kaldığı için önce mutlu olmuş ama sonra konuşmaya başlamış. Meğer cin, bir zamanlar çok güçlü ve kibirliymiş. Bir gün, bir büyücü tarafından cezalandırılarak bu kavanoza hapsedilmiş. İlk yüz yıl içinde serbest bırakılacağına söz veren herkese zenginlikler vaat etmiş, ama kimse gelmemiş. İkinci yüz yılda, kurtaran kişiye dünyanın en güzel saraylarını vermeyi teklif etmiş, yine kimse çıkmamış. Üçüncü yüz yılda ise öfkesi artmış ve kavanozdan kurtaracak kişiyi öldürmeye yemin etmiş.

Balıkçı çok korkmuş ama aynı zamanda zeki bir adam olduğu için cinle konuşmaya başlamış. “Ama büyük cin, sen o kadar büyüksün ki, gerçekten bu küçük kavanoza sığdın mı, inanmak zor!” demiş. Cin, balıkçının bu sözlerine sinirlenmiş ve kendisinin bu kavanoza nasıl sığdığını göstermek için tekrar duman haline gelip kavanoza girmiş.

Bu sırada balıkçı hemen kavanozun kapağını kapatmış ve cin tekrar hapsedilmiş. Sonra cin, balıkçıdan af dilemiş. Balıkçı, cinin pişman olduğunu görünce onu serbest bırakmaya karar vermiş. Cin de bu kez sözünde durmuş ve balıkçıya denizden her gün en güzel balıkları getirme sözü vermiş.

Bu olaydan sonra balıkçı her gün denize ağını atar, en güzel balıkları yakalar ve satarmış. Ailesiyle birlikte mutlu ve huzurlu bir hayat sürdürmüşler.

Ve böylece, balıkçı zekası ve iyi kalbi sayesinde hem kendi hayatını kurtarmış hem de ailesine bolluk ve bereket getirmiş. Balıkçı, cinle karşılaştığı bu olayı hiç unutmamış ve yaşadığı süre boyunca denizin ve doğanın güçlerine saygı duymayı asla bırakmamış.

Balıkçı, cinin her gün getirdiği balıklar sayesinde zengin olmuş ve çok saygı gören bir kişi haline gelmiş. Ancak o, bu zenginliği yalnızca kendisi için kullanmamış. Köyündeki diğer fakir ailelere de yardım etmeye başlamış. Her gün balıkların bir kısmını onlarla paylaşarak, köydeki herkesin yüzünü güldürmüş.

Bir gün, köylerine çok uzak bir ülkeden bir tüccar gelmiş. Bu tüccar, balıkçının yakaladığı balıkların ününü duymuş ve onları satın almak için gelmiş. Balıkçı, tüccara en güzel balıklardan bir sepet sunmuş. Tüccar, balıkların lezzetini ve tazeliğini çok beğenmiş ve her yıl bu balıkları satın almak üzere anlaşma yapmış.

Zamanla, balıkçının ünü sadece kendi köyünde değil, çevre köylerde ve şehirlerde de yayılmış. İnsanlar, balıkçının balıklarını satın almak ve onun hikayesini dinlemek için uzak yerlerden köyüne gelmeye başlamışlar. Balıkçı, bu ilgiyi fırsat bilerek bir pazar yeri kurmuş ve köydeki diğer insanlara da iş imkanı sağlamış.

Köydeki herkes balıkçının bu başarısından mutlu olmuş ve balıkçı, köydeki herkese yardım ederek onların da hayatlarını iyileştirmiş. Cin ile yaptığı bu beklenmedik dostluk, sadece kendi hayatını değil, tüm köyün kaderini değiştirmiş.

Evet çocuklar bu masalımızda burada bitti. Sizde Binbir Gece Masalları kategorisinde masal yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde her ay tema vakfına fidan bağışında bulunuyoruz. Sizin adınıza yaptığımız bu bağışlar sayesinde çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakacağız.